1880 Islahat Raporu Bağlamında Lazkiye Alevileri/Ufuk ŞAFAK
1880 Islahat Raporu Bağlamında Lazkiye Alevileri*
Ufuk ŞAFAK
(Bu makale Ehlen Dergisinin 4. Sayısında/Mayıs 2024 Yayınlanmıştır)
XIX. yüzyılda Arap Aleviler Lazkiye, Hama, Humus, Antakya ve Adana çevresine yayılmış durumdaydı. Arap Alevilerin hem tarihsel gelişimleri hem de Lazkiye platoları ve dağlık alanlarının coğrafi olarak dış müdahalelere karşı korunaklı olması, bu bölgenin Alevi nüfusun yoğun olmasına neden olmuştur.
Arap Alevi (“Nusayri”) öğretisinin Lazkiye ve civarına yayılması XI. Yüzyılda başlamıştır. XI. yüzyılın ilk yarısında vefat eden Alevi lider Ali Cilli’den sonra Kasım et-Taberani fırka içinde etkin olmaya başlamıştı. Halep’te büyük baskılara maruz kalan Taberani 1032’de Lazkiye’ye göç etmiştir. Halep ve Şam’dan gelen ulemayla birlikte Arap Aleviliği Lazkiye’nin dağlık bölgelerinde hızla yayılmaya başlamıştır.
XIII. yüzyılda Mekzûn el-Sincâri Lazkiye ve civarında yaşayan bütün Arap Alevileri tek çatı altında toplayarak bölgeyi, Aleviler için merkezi bir otonoma kavuşturmuştur. Bu dönemde Suriye’nin çeşitli yerlerinde yaşayan Arap Aleviler Lazkiye’ye göç ederek Alevi nüfusunu arttırmıştır. Lazkiye Mutasarrıfı Mehmet Rıza’nın Lazkiye nüfusunu tablo olarak verdiği belgede Lazkiye nüfusunun %51.86’sı Nusayri idi.[1]
Osmanlı Devleti’nin Nusayri olarak adlandırdığı Arap Alevilerin “Devlete Bağlılıklarını Sağlama” çalışmaları II. Mahmut döneminde başlamıştır. II. Abdülhamit döneminde ise hız kazanmıştır. Abdülhamit’in İslâm birliğini sağlama projesi kapsamında “Nusayriler” ehli-sünnete kazandırılmalı, yani Sünnilik içinde “izale-i cehalet” (cehaleti giderme) ve “tashih-i itikat”ları (itikadı düzeltme) sağlanmalıydı.
Makalemize konu olan belge 1880 yılında Lazkiye Mutasarrıfı Mehmet Rıza tarafından hazırlanmıştır. Belgenin dikkat çekici yanı Nusayrilerin ve Sünnilerin ayrı sayılmasıdır. Diğer nüfus sayımlarında Nusayriler Müslüman tebaa içerisinde sayılmışlardır. Bu yüzden Nusayri nüfusuyla ilgili veriler çok karmaşıktır. Ayrıca bahsi geçen belgede bölgenin ileri gelenleri ve Misyonerlerin Nusayrilerle ilgili çalışmalarına da değinilmiştir.
Tabloya göre Lazkiye’nin toplam nüfusu 34.835’tir Nusayri nüfusu 18.066’dır. Nusayri nüfusunun genel nüfusa oranı ise %51.861’dir.[1] Nefs-i Lazkiye Kasabası yani Lazkiye Merkezde Nusayri nüfusunun olmaması dikkat çekicidir. Ancak Sahil-i Lazkiye Nahiyesinde 3.864 Nusayri yaşamaktadır. Suriye’deki Arap Aleviler için “ehl-i Sahel” (Sahil Topluluğu-Sahil Milleti) tabirinin kullanılmasın nedeni bu olsa gerek.
Nefs-i Cebele ve Nefs-i Lazkiye hariç bütün Lazkiye köy ve kasabalarında Nusayri nüfusuna rastlamaktayız. Nüfusun en yoğun olduğu yer 3864 nüfusla Lazkiye Sahilidir. İkinci olarak 1949 nüfusla Kırdaha ve üçüncü olarak 1539 nüfusla Beytüşilif’tir. Sadece Nusayrilerin yaşadığı yerler ise; Behlüliye, Semt-i Kıbli, Fahr-i Garbi, Cerdü’l Allik’tir.
Osmanlı Devleti’nin nüfus sayımının iki temel amacı vardı. Tebaayı vergilendirmek ve askere alınacakları belirlemek. Lazkiye Nusayrilerinin dağlık bölgelerde yaşamaları ve askere gitmemek için nüfuslarını gizlediklerini var sayarsak belki de Lazkiye Nusayri nüfusuna 5 bin daha nüfus eklenebilir. Şöyle ki bahsi geçen belgede Lazkiye nüfusunun 34.835 olarak gösterilmişse de, sayımın çok sağlıklı yapılmadığı ve en az 10.000 nüfusun daha olması gerektiği belirtilmiştir.
Nüfus sayıları verildikten sonra, Nusayrilerin hükümetten nefretle uzaklaştığı Nusayrilerin yaşadıkları bölgelerde ıslahat yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu sayımdan önce mahalle muhtarlarının merkeze gelerek istedikleri gibi nüfus sayılarını verdiklerinden ve Nusayri nüfusunu az gösterdiklerinden bahsedilmektedir.
Nusayri ileri gelenlerinden ise “Livâda bulunan Nusayri taifesinden namı ile bir hayli mûteberan var ise de onlardan ilfâta şayân yalnız Livâ bidayet mahkemesi azâsından Süleyman Efendi Hatim ve idare meclisi azâsından Said Efendi Kasmin ve Ceble Kazasına tabi Beni Ali Nahiyesinde mukaddem Derğam Sakir”dir.
Belgenin devamında Lazkiye Merkezinde Nusayriler için yapılan başarılı ıslahatların aynısının dağlık yerler de yaşayanlar içinde yapılması gerektiği ifade edilip buralara mutlaka okullar açılmasının en önemli iş olduğu belirtilmiştir. Okullarda ders verecek muallimlerin ise Türkçenin yanında Arapça da bilmeleri gerektiği söylenmiştir. Buradan anlaşılacağı üzere Osmanlı Devleti Arap Alevileri “Islah” etme çalışmaları ilk olarak “Sahil Nusayrileri” için icra edilmiştir.
Ayrıca tütün ekilen bazı yerlerde, tütünü satacak tüccar bulunmamasından dolayı buradaki köylülerin (Nusayrilerin) Adana’ya göç ettiği belirtilmiştir. Lazkiye’den Adana’ya yapılan Alevi göçleri ayrı bir araştırma konusu olmakla birlikte buradaki bilgi çok değerlidir. Ve gidenlerin Adana’nın hangi bölgelerine yerleştiği Adana Alevi tarihi için önemlidir. Devamla Nusayrilerin Adana’ya göç etmelerine rağmen hala adlarına vergi çıkartıldığı ancak bir kısım köylünün 10 yıl sonra buralara (Lazkiye köylerine) döndüğü anlatılmıştır.
Bölgede yaşanan asayiş sorunlarından dolayı 150 askerin mutlaka Lazkiye kırsalına yerleştirilmesi talep edilerek bu sayede vergilerin daha kolay toplanabileceği ifade dilmiştir.
Belgenin sonunda ise Lazkiye Mutasarrıfı şu ifadeleri kullanmıştır; “Bu livanın ekser ahalisi taife-i Nusayriyye olub huşunet[1] ve tevahhuşları[2] hasebiyle zaman-ı mazide gerek memurinden ve gerek dahili livada bulunan ahâli-i İslâmdan görmüş oldukları bed mu’amelede tatvilat-ı tevahhuşları ziyadeleşub tekrar iden ref’-i liva asabiyetleri sırasında aliyyelerinde imâl edilmiş olan kuvve-i ceberiyyeden kurtulmak içun memurine rüşvet ile kendulerini esasen bu gibi muamele-i ğarazkaraneden[3] tahlîsi[4]-i nefs-i teşebbüs eylerlerler idi.”
Özetle; Nusayriler sertlikleri ve korkularından dolayı memurlardan ve bölgedeki Müslümanlardan baskı görmüşlerdir. Bu baskı ve kötü muameleler sonucunda korkuları artmıştır. Baskılardan kurtulmak için memurlara rüşvet vererek kötü insanlardan korunma çabası içine girmişlerdir. Bu tespitten sonra Lazkiye Mutasarrıfı yapılan yanlışlardan dolayı Nusayrilerin Amerikan misyonerlerine yakınlaştığını hatta açılan Hıristiyan okullarına Nusayri kızlarının gönderildiğinden bahsetmiştir. Lazkiye’deki Nusayri ileri gelenlerinin girişimiyle buralara gönderilen kızlar geri alınmış ve papazlar uyarılmıştır.
BOA Y..PRK.UM. 2 – 43 numaralı ve Hicri 08 Şevval 1297 (Miladi 13 Eylül 1880) tarihli Lazkiye Mutasarrıfının raporu, Arap Alevi nüfusu ve dağılımı açısından önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca Nusayrilerin gördükleri baskıların anlatılması ve baskılardan kurtulmak için Osmanlı memurlarına rüşvet vermek zorunda kalmalarının yetkili bir ağızdan kaleme alınmış olması da önemlidir. Bu ve buna benzer raporlar Osmanlı Devleti’nin Nusayriler için geliştirdiği politikaları belirlemiştir ki; özellikle 1880’lerden sonra devlet Nusayriler için birçok okul açmış ve asimilasyon politikası eğitim alanında icra edilmeye çalışılmıştır.
*Osmanlı belgesinde Arap Aleviler Nusayri olarak adlandırılmaktaydı. Buna binaen makalenin bazı yerlerinde Arap Alevi yerine Nusayri tabiri de kullanılmıştır.
[1] Huşûnet: Sertlik, katılık, kabalık.
[2] Tevahhuş: Korkma, ürkme.
[3] Ğarazkar: Kinli, kötü niyetli olan adam.
[4] Tahlîs: Kurtulma, kurtarma.
[1] Yüzdelik oranlar tarafımca düzenlenmiştir.
[1] BOA Y..PRK.UM. 2 – 43 H-08-10-1297 (M-13 Eylül 1880)