Defne’de Cinayet. Berenice’nın Hazin Sonu/Ufuk ŞAFAK

Defne’de Cinayet. Berenice’nın Hazin Sonu

Ufuk ŞAFAK

Bundan tam 2270 yıl önce, (MÖ 246), bir bahar sabahı Mısırlı Berenice, bebeği ve yardımcılarıyla beraber Defne’de öldürüldü.
Berenice Syria olarak da bilinen kraliçe adını, İskenderiye’de saygı duyulan babaannesi Berenice’den almıştı. Mısır Kralı Philadelphus’un kızıydı. Mısır’la Seleucuslar arasında süren amansız savaşı bitirmek için II. Antiochla evlendirilmek isteniyordu.
Philedelphus Berenice’yi evlendirmekle kalmıyor, Seleucus tahtına da akraba oluyordu. Barışı korumak adına Mısır Kralı’nın şartları vardı. II. Antioch 1. karısı Leodice’yı tahttan uzaklaştıracak ve çocuklarının krallıkla bağlantıları olmayacaktı. Seleucus tahtına da Berenice’nin çocukları geçecekti.
Aslında Phildelephus Antiocah’a kızıyla evlenmesini daha önce de teklif etmiş ancak Selecusların Mısır üzerinde o dönemdeki askeri başarıları teklifi reddetmeyi kolaylaştırmıştı. Bir diğer etken de hükümet içinde ciddi bir etkinliği olan 1. eşi Laodice’ydı.
Hükümet içindeki etkinliği dışında Sardes Valisi İskender’in kız kardeşiydi. Ayrıca ailesi Ege dolaylarının güçlü soylularındandı.
Seleucus Kralı bir karar vermeliydi, ona iki erkek çocuk vermiş olan Leodice mı, Suriye ve Kenen bölgesini elinde tutmak için Berenice mı? Kral, ikinciden yana kararını verdi.
Phildelphus MÖ 252’de düğün törenine o kadar büyük bir çeyiz gönderdi ki lakabı “çeyiz veren” olmuştu. Berenice artık Seleucus diyarında ailesini temsil ediyordu. Çeyizi, hayatının sonuna kadar onun rahat yaşamasını sağlayacak kadar fazlaydı. Ayrıca babası ona bir erkek torun vermesi için çeyizin arasına kutsal Nil Su’yu da eklemişti.
Efes’e, babasının diyarına giden Laodice, boynunu büküp bir kenara çekilmedi. Antakya’da gücü ve etkinliği devam ediyordu. Berenice’nın bütün hareketlerini yakından takip ediyordu.
Berenice, Antakya’da çok mutlu bir hayat sürüyor, yaz aylarında Defne’deki sarayına geçerek buradaki festivallere katılıyordu. Asi ona Nil Nehri’ni hatırlatıyor, Castalya Şelalesi tarifsiz bir huzur veriyordu.

MÖ 246 yılından sonra bu mutlu yaşamı değişmeye başladı. Mısır kralı olan babası II. Ptolemy Philedelphus’un ölümü Seleucus topraklarında dengeleri değiştirdi.
II. Antioch Berenice’yı seçerek I. Karısı Laodice’yı üzmekle kalmamış İyon-Efes bölgesindeki etkinliğini de yitirmişti. Seleukus Kralı Berenice’yı terk ederek Efes’e gitti. İlk karısıyla yeniden eski düzenini kurdu ve Antakya’yı bir valiye teslim ederek Berenice’yı her anlamda yalnızlaştırdı.
Seleucus Kralı M.Ö. 247’de Laodice’yle beraberken öldü. Kimine göre Laodice, II. Antioch’u zehirleyerek öldürmüştü.

Bu ölümün üzerine Laodice büyük oğlu Selevkus’u kral ilan etti. Berenica da Antakya’da küçük oğlunu kral ilan edince iki kraliçe arasında amansız bir mücadele başladı. Berenice’nin daha bebek olan oğluna karşılık Laodike’nin en büyük oğlu Seleucus yetişkinliğe yaklaşan bir gençti.
Laodice, kendisi ve oğlunu güvence altına alana kadar kralın ölümünü hükümetten sakladı. Oğlu kral ilan edildikten hemen sonra kralın ölümü açıklandı. Bir hikâyeye göre de Laodike, Kral Antiochus’a çok benzeyen Artemon’u kraliyet yatağına yatırdı.
Kralın ölümü öğrenilmeden önce, sarayın kodamanlarının huzurunda oğlu Seleucus’un gerçek mirasçı ilan edilmesini sağladı. Böylece hükümetin dizginlerini kendi elinde tuttu.

Eski kraliçe Laodice daha güçlüydü. Antakya’da çok sayıda partizanları vardı. Berenice’in arkasında ise Mısır’ın gücü bulunuyordu. Ancak Berenice’nin mücadeleyi kazanması için yetersiz bir güçtü. Laodice’nin Selecus yönetimini tamamen ele geçirmesi hızlı saldırabilmesine bağlıydı.
Antakya’daki bazı iş birlikçileri aracılığıyla Berenice ve oğlunu öldürtmek için harekete geçti. Suikast istihbaratını alan Berenice, oğlu ve maiyetindekilerle Defne bölgesine sığındı. Babası öldükten sonra Mısır tahtına yeni geçmiş olan kardeşi Ptolemy’e olanları anlatan bir mektup gönderdi. Ayrıca Defne’ye sığındığını ve Leodice’ya bağlı bazı askerlerin ona saldırmak için Antakya’da beklediklerini de yazdı.
III. Ptolemy, mektup eline geçer geçmez büyük bir ordu hazırlayarak Antakya’ya doğru yola çıktı. Gemiyle daha hızlı yol alacağı için İskenderiye Seleucus Pierra hattını kullanmaya karar verdi.
Berenice endişeliydi. Ara ara Mısır sarayındayken bir Aton rahibinin ona anlattığı hikâye geliyordu aklına. “Birkaç yıl sonra Kuzey Kralıyla Güney Kralı arasında bir ittifak kurulacak. Güney Kralının kızı, ittifakı güvence altına almak için Kuzey Kralıyla evlendirilecek, ancak hem kız hem de babası üzerindeki nüfuzunu kaybedecek. Destekçileriyle birlikte terk edilecek.”
Bütün bu endişeler içinde ara ara huzuru da buluyordu. Defne’deki sarayı onu güvende hissettiriyordu. Bir koruluk içinde olan sarayı, Apollon mabedinin bitişiğindeydi. Castalya Şelalesi’nin kutsallığı ona güven veriyordu. Tıpkı çocukluğunda Nil Nehri’ne gittiğinde yaşadığı iç huzuru burada da yaşıyordu.

Ancak çevresi Laodice’nin iş birlikçileriyle çevriliydi. En yakınındaki doktoru Aristarhos her adımını takip ediyordu. Apollon Mabedine ne zaman gidiyor, Defne koruluğunda küçük çocuğuyla nasıl vakit geçiriyor, Castalya kâhinleriyle neler konuşuyor… Her anını Laodice’nin adamlarına bildiriyordu.
Sarayında onu koruyan 6 kişilik bir askeri takım, onun en yakınanda olan kimi Mısırlı kimi Antakyalı nedimeleri ve diğer yardımcılarıyla beraber 30 kişilik bir gruptular. Defne halkı Berenice’yi hep sevmişti. Düğününden sonra Castalya Şelalesi’nde onu kutsamışlardı. Berenice’nin mütevazılığı Defne halkını cezbetmiş ve ona büyük bir saygı uyandırmıştı.
Defne’deki her sorunla ilgileniyor, halk için büyük kazanlar kaynatıyor, doktoru hastalarla ilgileniyor, nedimeleri kadınların doğumlarına yardım ediyorlardı.
Aristarhos’tan ne zaman saldırabileceğinin bilgisini alan Laodice’nın fedaisi Caeneus ve yanındaki iki adam, silahlı olarak Antakya’dan Defne’ye doğru yola çıktılar. At sırtında binbir türlü çiçek kokuları arasında Defne yokuşunu çıktılar. Hava yeni aydınlanıyordu. Baharın ılık rüzgârları Defne’ye geldiklerinde yerini serin bir rüzgâra bırakmıştı. Caeneus Berenice’yı öldürdükten sonra alacağı ödülle ne yapacağını düşünüyor, maiyetindeki iki adam da alacakları yirmişer drahminin hayalini kuruyorlardı.
Berenice’nin askerleri gün doğmadan Castalya Şelalesi’nin ana kaynağına gitmişlerdi. Kâhinler her yıl bahar ayının ilk gününde savaşçılara güç ve kuvvet veren Dyanmi ayini düzenliyorlardı. Sadece erkeklerin katıldığı bu ayine bölge halkının bütün erkekleri katılırdı. Sarayda savunmasız kalan Berenice’yı öldürmek Caeneus için çok kolay olacaktı.
Sarayın arka kapısından giren suikastçılar beyazlar giyinmiş ve elinde küçük bir bebek olan Berenice’nin nedimesi Apollonia’yla karşılaştılar. Apollonia ağlayan ve uyuyamayan bebeği, Berenice’nin yanından almış, koridora çıkararak uyutmaya çalışıyordu. Hançer darbeleriyle bebeği ve genç kadını oracıkta öldürdüler. Çığlık sesleri duyan saray ahalisi ve Berenice koridora çıktıklarında yerde yatan Apoolonia’yı gördüler.
Nedimelerden biri Berenice’yi odasına geri sokarak pencereden kaçmasına yardımcı oldu. Berenice bebeğini yani, kral Antioch’u, aramak için geri dönmek istedi ancak nedimesi koluna o kadar güçlü yapışmıştı ki çok kısa bir sürede kendilerini defne korusunun içinde buldular. Birkaç dakika sonra saraya döndüklerinde katillerin kaçmış ve altı nedimeyle beraber bebek kralın ölmüş olduğunu gördüler.
Berenice uşaklarına atlı arabasını hazırlamalarını emretti. Arabasına atlayarak katilleri aramaya başladı. Arabanın arka kısmında sürekli bulundurduğu mızrağını aline almış, aydınlanan Defne sabahında katilleri arıyordu.
Caeneus’un yanındaki iki adam saraydan daha önce çıkmış, atlarına binerek uzaklaşmışlardı. Caeneus dışarı çıktığında atını göremedi ve yayan olarak kaçmaya başladı. Atı diğer iki adamı yüzünden ürkmüş ve şuursuzca diğer atların peşinden koşmuştu.
Berenice ana yoldan koşan Caeneus’a yetişti mızrağını fırlattı ancak ıskaladı. Arabasını katilin üzerine sürerek Caeneus’un üzerinden geçti. Kafasını arabanın alt demirine vuran katil bayılmıştı. Berenice arabasıyla defalarca üzerinden geçti ve en sonunda eline aldığı bir taşla kafasını ezdi.
Olayı haber almış olan askerler Berenice’nın peşinden gitmişlerdi. Ama bir türlü kralın annesini bulamamışlardı. Tam o esnada arka yoldan tepeye çıkan iki katil Caeneus’la anlaştıkları gibi buluşma yerine geldiler. Tepeden Berenice’nın arabası seçiliyordu. Atlarını arabaya doğru sürdüler. Berenice’yi yarı baygın bir halde Caeneus’un yanında oturmuş soluk soluğa nefes alırken buldular. Berenice’yi hemen tanıdılar onu tam hançerleyecekken askerler göründü. Fazla zamanlarının olmadıklarını anlayan katiller Berenice’ye birer hançer darbesi sallayarak kaçtılar.
Yaralı Berenice’yi saraya geri götürdüler. Yaralı halde birkaç saat yaşadıktan sonra hayatını kaybetti. Ölmeden önce ağzından iki sözcük çıktığı rivayet edildi: Ptolemy ve Antioch.
Kardeşi Berenice’yi kurtarmaya yetişememişti. Berenice öldükten iki gün sonra Defne’ye askerleriyle giriş yaptı. Kız kardeşi ve yeğeninin öldüğünü görünce intikam için oracıkta ant içti. Kralın ve Berenice’nın öldüğünün gizlenmesini emretti. Berenice’nin yerine yaralı bir nedime geçti.
Berenice ve oğlu Ptolemy’nin geldiği akşam sarayın bahçesine gömüldüler. Berenice ve oğlunun mezarına Castalya suyu ve Ptolemy’in yardımcılarının sürekli yanlarında taşıdıkları kutsal Nil suyu döküldü.
Mısır Kralı kardeşi ve Seleucus Kralının ölümünü uzun süre sakladı. Ta ki Suriye ve Anadolu’nun bazı bölgelerini ele geçirene kadar. Ele geçirdiği yerlerin halkı onu bir yabancı olarak değil, Berenice’nin oğlu yani kralın varisinin temsilcileri olarak görüyorlardı.
Berenice belki de Castalya ve Nil Suyu’nun suladığı Defne’de huzuru bulmuştur. Ancak Tarih boyu Defne Yin-Yang olmaya devam etti. Nice Berenice ve Leodice gibilerine sahne oldu.

 

Daphne’ye Sığınan Berenice. Edward Francis Burney 1790

 

 

Kaynaklar
– Athenaeus; 1927 The Deipnosophists. Vol. 1. Translated by C. Gulick. Loeb Classical Library. Cambridge: Harvard University Press

– BEVAN, Robert Edwyn; 1966, The House Of Seleucus Vol 1, London, sf: 181

– FERGUSON, William Scott; 1910, “Egypt’s Loss of Sea Power.” The Journal of Hellenic Studies 30, sf: 189-208

– Grainder, John D. A; 1997, Seleukid Prosopography and Gazetteer. Brill: New York.

– GUYON, Claude Marie; 1741, Histoire des Empires et des Republiques, DCC XLL, Paris.

– ROLEİN, Charles; 1800, The Ancient History, Glasgov, sf: 107-108.

27 Haziran 2024

İlgili Terimler :

Instagram'da Bizi Takip Edebilirsiniz...

Bizimle ilgili tüm haber ve gelişmelerden haberdar olmak için Instagram’da takip edebilirsiniz.
@antakyatarihi.com.tr

İLETİŞİM: 0538 955 2706

MAİL bilgi@antakyatarihi.com.tr

ADRES: Antakya - Hatay