Sandler Raporu
Sandler Raporu: Türkiye 8 Aralık 1936’da İskenderun Sancağıyla ilgili olarak Milletler Cemiyeti’ne başvurdu. 1921 anlaşmasına göre şartlı olarak Türkiye tarafından terk edilmiş olan İskenderun, Antakya ve bağlı yerleri hakkında Fransa aralarındaki ihtilafın ve bu ihtilafının nedenlerinin, Sancaktaki Türklerin can güvenliği sağlayacak tedbirlerin alınmasını, 14 Aralıkta Konseyde ele alınmasını istemiştir. Böylece Fransa’nın Sancak meselesini Milletler Cemiyeti’ne götürme çabalarını Türkiye’nin de kabul etmesi üzerine, Milletler Cemiyeti Konseyi 14-16 Aralık 1936 tarihleri arasında konuyu görüşmüştür. Türkiye adına Dışişleri bakanı Tevfik Rüştü Aras, Hasan Rıza Soyak, Numan Menemencioğlu ve Sancaktan Abdurrahman Melek katılmıştır. Konferansa üç Suriyeli de katılmıştır. Bunların arasında Suriye yanlısı politika izleyen İskenderun Maliye Müdürü Hasan Cebbare’de bulunmaktaydı.
Türkiye, Fransa ve Suriye temsilcilerinin iddialarını araştırmak üzere Sandler başkanlığında bir heyet Sancağa gönderildi. Heyette Hollanda, İsveç ve İsviçre temsilcileri bulunmaktaydı. Heyet 31 Aralık 1936’da göreve başladı. Yapılan görüşmeler ve yerinde incelemelerden sonra; 27 Ocak 1937’de Sandler’in hazırladığı rapor Milletler Cemiyeti’nde kabul edildi.
Sandler Raporunda;
a) Uzmanlar komitesince ayrı bir statüsü ve anayasası hazırlanacak olan Sancak “ayrı bir varlık” olarak kabul edilecek, içişlerinde bağımsız kalacak, dışişleri Suriye Devletince yönetilecektir. Ama Suriye, Milletler Cemiyeti’nin izni olmadan Sancak’ın bağımsızlığına zarar verici bir karar alamayacaktı.
b) Suriye ile Sancak arasında bir gümrük ve para birliği sağlanacak.
c) Sancak’ta resmi dil Türkçe olarak, ikinci bir dil için özel memurlarla eşgüdüm sağlanacak.
d) Sancak’ın yeterli jandarma ve polisten başka askeri gücü bulunmaktadır.
e) Türkiye ile Fransa, Konseyin tavsiye kararına saygılı kalacak ve aralarında bir anlaşma yaparak Sancak’ın toprak bütünlüğü güvence altına alınacak.
f) Türkiye, Suriye, Fransa arasında yapılacak bir anlaşmayla Türkiye-Suriye sınırının dokunulmazlığı ve kışkırtmaların önlenmesi için yükümlülükler getirilecek.
g) Türkiye’nin İskenderun limanından yararlanması için Sancak statüsüne hükümler konulacak.
h) Sancak statüsü ve Anayasası, Konseyin kararıyla yürürlüğe girecek ve Konseyde Sancak’la ilgili kararlar 2/3 çoğunlukla alınabilecek.
Sandler Raporunun kabulü ayrı görüşleri savunan Türkiye ve Fransa arasında bir uzlaşı idi. Bu anlaşmayı Türkiye ara bir dönem için uygulanan geçici bir formül olarak görüyordu. Bu anlaşma, Sancağın bağımsızlığına kavuşmasını istemeye elverişliydi. Sandler Raporu kabul edildikten sonra Suriye’de protesto gösterileri yapılmıştır. Bu rapor üzerine Fransa Suriye’ye ihanet etmekle suçlanıyordu. Suriye Başbakanı Cemil Mardam Sam’da yaptığı açıklamada, Sancak’ın Suriye’nin bir parçası olduğunu bildirmiştir.
Sandler raporunun kabulünden sonra 20 Şubat 1937’de toplanan Konsey, Sancak Statüsü ve Anayasa’sını hazırlamak için 5 üyeli bir Uzmanlar Komitesi kurulmasını kararlaştırdı. Uzmanlar Sancak’a gidip yaptıkları çalışmalar sonrası, Sancak’ın sınırlarını ve Anayasasını gösteren belgeleri hazırladılar. Bu belgeler 29 Haziran 1937’de kabul edildi. Sancağın “ayrı bir varlık” olduğu Milletler Cemiyeti’nin kabul ettiği üç belge ile saptanmış oluyordu Bunlar, “İskenderun Sancağının Sınırları”,“Sancak Statüsü”, “Sancak Anayasası” belgeleridir. Sancak’a verilen statü ile Sancak devlet içinde devlet haline gelmekteydi. Sancak’ta hem Türkçe hem de Arapça resmi dil olarak kabul edilmiştir. Anayasada meclisin iki dereceli seçim yoluyla oluşturulacağı yer alıyordu. Sancak 40 üyeli bir meclis tarafından yönetilecekti.
Sandler
– SOYSAL, İsmail, Türkiye’nin Siyasal Anlaşmaları, C.I., (1920-1945) TTK, Ankara, 1989, s. 88)
– AKSAM, 30 Mayıs 1937