Yemen’de Husi Devrimi

Yemen’de Husi Devrimi

Ufuk ŞAFAK                                                                                              

06.05.2016

Yemen’de Şii Husilerin başkent Sana’da dahil geniş alanları kontrol altına almasıyla, bölgede büyük siyasi dönüşümü yaşıyor.

2011 yılında, uzun yıllardır iktidarda olan devlet başkanı Ali Abduullah Salih koltuğundan indirilmesinden bu yana, ABD desteğindeki işbirlikçiler ‘demokrasiye geçişi’ sağlama adı altında Yemen’de büyük bir ekonomik buhran ve sosyal adaletsizlik yaratmış durumdalar.

Yemen, 23 milyondan fazla, çok genç ve eğitimsiz bir nüfusa sahip. Kişi başı yıllık ortalama gelir 2 bin dolar civarında. Okuma yazma oranı yüzde 50’lerde. Halkının yarısından fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Diğer Arap topraklarından sosyo-kültürel olarak oldukça farklı olan Yemen’de yaygın olan mezhepler de oldukça ilginç özellikler taşıyor. Mezhepler toplumun şekillenmesinde büyük rol oynamaktadır. Sünnilerin yanı sıra, Yemen’in önemli bir kısmı bütün Şiî mezhepleri gibi dini olmaktan ziyade siyasi özellikler taşıyan, Şii mezhebi olarak kabul edilen Zeydilik’e mensup. Mezhep ismini Hz. Hüseyin’in torunlarından Zeyd bin Ali’den alıyor. Yemen nüfusunun yaklaşık yüzde 30-35’i bu inancı benimsemektedir. Zeydiler İran, Irak ve Lübnan’daki Şiilerin aksine On İki İmam Şiiliği’ne değil, Yemen’e has bir Şiilik olan “Beş İmam Şiiliği”ne inanırlar. Bu nedenle kendine özgü sentez bir yapısı vardır. Şu anda Yemen’de ayaklanma başlatan Husiler Ensârullah (Allah’ın Yardımcılar) veya Eş-Şebâbü’l-Mü’min (İnançlı Gençler) adlarını taşıyorlar.

Yemen’de son günlerde neler yaşandığına bakmadan önce kısa bir tarihçesini anlatmak yararlı olacaktır.

1517’den sonra Yemen’i Osmanlılar işgal etmiş,  1538 yılına gelindiğinde Tahiriler yönetimine son vermişlerdir. Yemen’in Osmanlıların eline geçmesinden sonra Zeydi imamların dini otoriteleri devam etti. Bununla birlikte Zeydiler zaman zaman Osmanlı yönetimine karşı ayaklanmalar düzenlediler. 18. yüzyılın sonlarına doğru Portekizli, Fransız ve İngiliz sömürgeciler Yemen’i ele geçirmek için bazı saldırılarda bulundular. Ancak Osmanlı güçleri bunlara pek fırsat vermedi. Bunun üzerine İngilizler 19. yüzyılın başlarından itibaren Aden Körfezi’nde deniz güçlerini artırdı, 1839’da da Aden’i işgal ettiler. Burayı üs edinen İngilizler daha sonra Güney Yemen olarak bilinen bölgeyi işgal ettiler. Kuzey Yemen ise herhangi bir Avrupa ülkesinin sömürgesi durumuna düşmeden 30 Ekim 1918’e kadar Osmanlı yönetiminde kaldı. Bu tarihte de bağımsız oldu.

Türkiye Lozan anlaşmasında Kuzey Yemen’in bağımsızlığını ve Güney Yemen’in İngiliz işgaline geçmesini resmen tanıdı. Kuzey Yemen’in bağımsız olmasından sonra yönetim Zeydi imamlara geçti. Osmanlı Devleti’nin Yemen üzerindeki hâkimiyetinin son bulduğu tarihte Zeydilerin dini lideri olan İmam Yahya 24 Şubat 1924’te kendisini Yemen kralı ilan etti. Onun yönetimi 14 Şubat 1948’de öldürülmesine kadar sürdü. Daha sonra saltanata oğlu Ahmed geçti. Onun 18 Eylül 1962’de saltanattan çekilmesi üzerine yerine oğlu Seyfulislâm geçti. Seyfulislâm sadece dokuz gün tahtta kalabildi ve 27 Eylül 1962’de gerçekleştirilen darbeyle tahttan indirilerek ‘cumhuriyet rejimi’ ilan edildi ve Abdüsselâl cumhurbaşkanı yapıldı. Ancak bu olay ülkeyi bir iç savaşa soktu ve bu iç savaş İmam Seyfulislâm’ın 1967’de saltanattan tamamen feragat etmesine kadar sürdü. 5 Kasım 1967’de Kadı Abdurrahman İryani cumhurbaşkanı seçildi. Onun yönetimi 1974 Haziran’ına kadar sürdü. Yerine İbrahim Hamdani geçti ve 6 Şubat 1978’e kadar görevde kaldı.

Güney Yemen 30 Kasım 1967’ye kadar İngiliz işgalinde kaldı. Bu tarihte bağımsızlığını elde eden Güney Yemen, Kuzey Yemen’den ayrı bir devlet oldu ve ilk cumhurbaşkanlığına Sa’bani getirildi. Sa’bani 22 Haziran 1969’da sosyalistlerin ayaklanmasıyla düşürüldü ve yetkilerini 5 kişilik bir başkanlık konseyi üstlendi. Arap dünyasının ilk sosyalist devleti olan Güney Yemen’in adı 30 Kasım 1970’de Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti olarak değiştirildi. Sâlim Rubai Ali de devlet başkanı oldu. Devlet başkanlığına 1978’de Ali Nasır Muhammed getirildi. Aynı yılın Aralık ayında Sosyalist Parti genel sekreteri Abdülfettah İsmail devlet başkan oldu. 1980’de Ali Nasır Muhammed yeniden devlet başkanı oldu. 12 Ocak 1986’da sosyalist parti içinde bir bölünme yaşandı ve Ali Nasır Muhammed’in taraftarları yenilgiye uğratıldı. Bu olaylardan sonra Haydar Ebu Bekir el-Attas devlet başkanı, Ali Sâlim el-Beyd’de iktidarı elinde tutan Sosyalist Parti’nin genel sekreteri oldu. İki Yemen Nisan 1990’da bir birleşme anlaşması imzaladı ve bu anlaşma uyarınca 22 Mayıs 1990’da birleşme gerçekleştirildi. Anlaşma 22 Kasım 1992’ye kadarki sürenin geçiş süresi olarak kabul edilmesini, bu sürenin bitiminde seçim yapılmasını ve geçiş dönemi sonrası idari mekanizmasının bu seçim sonuçlarına göre belirlenmesini öngörüyordu. Cumhurbaşkanı yardımcısı Güney Yemen Sosyalist Parti lideri Ali Sâlim el-Beyd, başbakanı da Güney Yemen cumhurbaşkanı Haydar Ebu Bekir el-Attas olacaktı. Ancak iki yemen bölgesi anlaşamadı ve Emperyalist devletlerin Kuzey Yemen’i kışkırtmasıyla 20 Şubat 1994’te silahlı çatışma başladı. Güney Yemen tarafı 12 Mayıs 1994’te Kuzey’den ayrıldığını bildirerek bağımsızlığını ilan ettiyse de Kuzey Yemen yöneticileri bunu kabul etmediler. Güney Yemen birliklerinin mevzilerine yönelik saldırılarını şiddetlendirdiler. Temmuz 1994 başlarında da Güney Yemen’in başkenti Aden’i ele geçirerek, ABD’nin de desteğiyle bütün Yemen’i yönetimleri altına aldılar. Böylelikle Kuzey Yemen ve Güney Yemen tek bir devlet haline geldi.

Yemen’ de 1999 yılında yapılan ilk doğrudan cumhurbaşkanlığı seçimlerini Ali Abdullah Salih kazandı. 2000 yılında anayasa değiştirilerek Salih, iki defa daha seçilme hakkı kazandı. Salih, 2004 yılında Hüseyin Bedreddin el-Husi liderliğindeki Şii Zeydi isyanıyla uğraştı. 2011’in başlarınde işsizlik ve yolsuzluğu karşı uzun süren protesto gösterileri ve çatışmaların ardından 23 Kasım 2011’de imzalanan Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi kararıyla Ali Abdullah Sâlih’in otuz üç yıllık yönetimi fiilen sona erdi. Göreve başkan yardımcısı Abd Rabbuh Mansur al-Hadi getirildi. 21 Ocak 2012’de yapılan seçimlerde Hadi cumhurbaşkanı seçildi.

Hadi’nin 2 yıllık geçiş sürecinde ekonomik ve sosyal sorunları çözemeyince Şii Husiler’in Ensarullah Hareketi ile ordu kuvvetleri arasında yer yer çatışmalar meydana geldi. 21 Eylül 2014’de başkent Sana’yı kuşatan Husiler 4 gün süren çatışmaların ardından şehrin kontolü ele geçirdiler. 22.01.2015’te Cumhurbaşkanı Hadi ve Başbakan Halid Mahfuz Bahhah istifa etti. 06.02.2015 de parlamentoyu feshederek, ülkeyi yönetmek üzere geçici bir başkanlık konseyi kuracaklarını bildiren Husiler, oluşturacakları konseyin Sünniler’in çoğunlukta olduğu Yemen’i iki yıl yönetecekleri bildirdiler.

 

Yemen’de Husi İsyanı

Şiiliğin Zeyyidiye koluna mensup olan Husiler, aynı zamanda Ensar Allah olarak da bilinen isyancı bir gruba üyeler. Zeyyidiler nüfusun üçte birini oluşturuyor. Grup, 1962’ye kadar neredeyse 1000 yıl boyunca ülkenin kuzeyini yönetti. Husilerin ismi Hüseyin Bedir el Din el Husi’den geliyor. El Husi, grubun 2004’teki ilk isyanını yönetti. Amaç merkezleri kabul edilen Sana’da daha fazla özerklik kazanma ve Zeyyidi geleneklerini ve inancı korumaktı.

El Husi 2004 yılında Yemen ordusu tarafından öldürüldükten sonra, ailesi 2010 yılında hükümetle bir ateşkese varana kadar beş ayaklanma yönetti. 2011 yılında Husiler Salih’e karşı protestolara katıldı ve oluşan boşluktan faydalanarak Sana’da ve Amran’da kontrol altında tuttukları alanı genişlettiler. Husiler, yeni lider Hadi’nin Şubat ayında duyurduğu ve Yemen’in altı bölgeye ayrılan bir federasyon olmasını öngören plana öncülük eden Ulusal Diyalog Konferansı’na katıldılar.

Temmuz ayında Husiler Amran eyaletinde, ülkenin önde gelen İslamcı partisi Islah tarafından desteklenen aşiret ve milis gruplarını yenilgiye uğrattı.

Ülkenin kuzeyinde elde ettikleri zaferlerle cesaret kazanan Husilerin lideri Abdülmelik el Husi, Ağustos ayının ortalarında devlet başkanı Hadi’den ülkenin yoksullarına zarar veren ödenekleri kaldırmasını ve “yozlaşmış” hükümetin yerine Yemen’in çeşitli fraksiyonlarını daha iyi temsil eden bir hükümet gelmesini talep etti.

Sünni ve Şiilerden oluşan binlerce Husi destekçisi bundan sonra Sanaa’da hükümet binaları önünde oturma eylemleri başlattı ve şehri havaalanına giden ana yolu trafiğe kapattı. Ancak bu harekeet tek başına bir Husi hareketi değildi. Husilerle birleşen hizipleri Arapçadan Türkçeye çevirdiyimizde adları şu şekilde sıralanıyor: Ortak Buluşma Hareketi isimli çatı örgüt Islah Partisi, Yemen Sosyalist Partisi, Hak Partisi ve Arap Sosyalizminin Yeniden Doğuşu partilerini bir araya getirmiştir. Bu

gruplar içerisinde hiç şüphesiz en önemli yapı geniş bir tabana sahip olan Islah Partisi’dir. Bununla beraber Eylül Birliği ve Popüler Güçlerin Birlik Partisi de muhalif gruplar arasında.

Yemen’de değişik siyasi partiler, aşiretler ve üniversite öğrencileri tarafından başlatılan protestolarda talepler neydi;

– Güney ve Kuzey arasındaki adaletsizliklerin sona erdirilmesi:

– Sayda bölgesinde Husilere yapılan operasyonların durdurulması

– Bütün Yemen’lilerin eşit muamele göreceği federal yönetime geçilmesi.

Eylül ayında Hadi hükümeti dağıtmaya ve petrol fiyatlarını yüzde 30 kadar indirmeye razı oldu. Ama bu girişim Husiler tarafından yetersiz olduğu gerekçesi ile reddedildi. Bir hafta sonra güvenlik güçleri Sanaa’da Husileri destekeyenler üzerine ateş açıp birkaç kişiyi öldürdüğünde isyan büyüdü. Dört ayın sonunda Sanaa sokaklarına halen ağır silahlı Husiler dolaşıyor.

Yemen, dünyanın en önemli petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan’a komşu. Körfez’deki deniz yollarının bitişiğinde olması nedeni ile ABD ve Körfez’deki Arap müttefikleri açısından önemli bir ülke. Husilerin güçlenmesi ABD ve müttefiklerinin çıkarlarına tamamen ters tüşüyor. Bu yüzden Husilere karşı harekete geçmek isteyen ABD Yemen’de kendisine işbirlikçi parti ve hizipler bulma arayışına girmiş durumda.

Suudi Krallığı ABD’nin çıkarlarını Yemen’de korumak adına Husilerin İran tarafından desteklendiğini iddia ediyor. Ancak Husiler bunu tamamen redederek bir halk hareketi olduklarını söylüyorlar.

Yemen’de olup bitenleri İran’ın desteklediği Husiler ve Suudi Arabistan’ın desteklediği aşiretler olarak tanımlamak Yemen’deki sosyal adaletsizliği, açlığı ve sefaleti görmezlikten gelmektir. Her sosyal adaletsizlik beraberinde isyanları, ayaklanmaları getirecektir. Yemen’de Husiler her ne kadar Şii karakterli olarak görülse de her inançtan yoksul Yemenli bu yeni hareketi desteklemekte. Ancak Husileri burada bir açmaz bekliyor. Yönetimlerini halka dayandırarak anti-emperyalist bir duruş sergilemek ya da batı emperyalistleriyle uzlaşarak yoksulluk ve sefaletin devam etmesini sağlamak. Birinci seçeneğin daha kuvvetli olduğu görünüyor. Yemen’de bu geçiş sürecinin nasıl sonuçlanacağı merak konusu olmaya devam ediyor.

 

01 Ağustos 2025

İlgili Terimler :

Instagram'da Bizi Takip Edebilirsiniz...

Bizimle ilgili tüm haber ve gelişmelerden haberdar olmak için Instagram’da takip edebilirsiniz.
@antakyatarihi.com.tr

İLETİŞİM: 0538 955 2706

MAİL bilgi@antakyatarihi.com.tr

ADRES: Antakya - Hatay